14 Şubat 2013 Perşembe

ne de güzel gidiyordu

istediğimiz bir günün istemediğimiz bir akşamında el ele tutuşup öylece durduk. el ele yürümek olağandı ve biz farklı olmak istiyorduk. diğer tüm sevgililerden farklı olmak için birbirimize nasıl hitap edeceğimizi düşündük. hiçbir şey bulamayınca birbirimize hitap etmemeye karar verdik. direkt konuya girerek başlıyorduk konuşmaya. zaman geçti ve el ele tutuşmanın da bizi sıradanlaştırdığını anladık. bu sefer istemediğimiz bir günün istediğimiz bir akşamında ellerimiz ayrıldı. gün ışığını yalnızca sevgililerin giyebildiğini biliyorduk ve o sabah uyanabilmek için birbirimize ihtiyacımız vardı. bana zaten sevgililerin birlikte uyandığını söyledi. eğer bu sabah birlikte uyanırsak onlardan ne farkımız kalacaktı? ne de güzel haklıydı. o sabah birlikte uyanmadık. diğer sevgililerden farklı olmak konusunda hızlı ve radikal kararlar almaya devam ediyorduk. en güzel filmleri en çirkin salonlarda birbirimizden ayrı izlemeye başladık. en berbat yemekleri en güzel restoranlarda farklı masalarda yiyorduk. birbirimize olan bakışımız değişmişti artık. tam da istediği gibi gidiyordu her şey. onun istediği bir sürü şey vardı ve benim istediğim tek şey oydu. bir gece babasıyla tartıştıktan sonra beni aramadı. bir öğlen uyandığında günaydın mesajı atmadı. bir akşamüstü kimse benimle yürümedi. şemsiyemi açtığımda üstüm ıslanmadı. günler geçti onu hiç göremedim. sesimi çıkarmadım çünkü o öyle istiyordu. arayamadım çünkü babası kızardı. bir gün buluşmak istediğimizi söyledim mesaj yoluyla buluşma yerine gelmedi.  her şey onun istediği gibi gidiyordu. istemediğim bir günün lanet olasıca akşamında onu gördüm karşıdan karşıya geçerken. ne de güzel gidiyordu.

http://www.youtube.com/watch?v=Et6Ldw3mWEI

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
Copyright © sonsuz bir karmaşa