4 Eylül 2013 Çarşamba

ah desen duyacağım!

sararmış çalıların üstüne bastıkça
ses çıkarıyorlar hiç çekinmeden
hiç korkmuyor çalılar
insanlar ne der

öyle seni sevmek
üstünde yürümek gibi çalıların
çıkarıyorum sesimi
hiç düşünmüyorum inan
insanlar ne der

18 Temmuz 2013 Perşembe

denemeç

yıldızlardan arta kalan ışıklardı
tek sahip olduğum .
noktalardan taşan cümlelerime anlattım .
sahip olduğum her şeyi
bir kuyuya attım sessizce.
nasıl buldun,
anlayamadım ...

8 Mart 2013 Cuma

3

yollarda unutulan yaşamların şerefine
3 kadeh keder
ve bir içim yol sonsuzluğun sonuna uzanan

"hayat güzel,
kuşlar uçuyor."

27 Şubat 2013 Çarşamba

üst geçitten sarkan yalnızlık

kimsesizken bir çocuk
nasıl tutulursa ellerinden
öyle tut ellerimden
bırakma beni
güneşe parlamayı öğreten
gözlerinle bak bana
ben seni sevmek gibi
büyük bir günah işledim
bilirim yalnız tanrılar affeder
bu gece tanrım ol
affet beni

http://fizy.com/s/14ua2o

17 Şubat 2013 Pazar

kervansal kaçı(rı)şlar

kokumu kaybettim, vatansızım.
artık ne ait olduğum bir köşebaşı var
ne de bir mahallem muhallebicisinde oturacağım.
nasıl bir yaşamdan geçtim bilmiyorum.
geçmişime dahi sahip değilim.
ne aidiyetim var ne de sahipliğim.
beton bir yalnızlıkta tek başımayım.
yolum uzun.
yemeğim az.
-bilinç-bilinçaltı-evren-beden-

adımı dahi hatırlamıyorum. yüksek ihtimalle hiç sahip olmadım. sabah uyanacağım bir evim yok. soysuzların içinden bir yol seçtim kendime. yolum uzun yolum dar yolum benden bağımsız.


14 Şubat 2013 Perşembe

ne de güzel gidiyordu

istediğimiz bir günün istemediğimiz bir akşamında el ele tutuşup öylece durduk. el ele yürümek olağandı ve biz farklı olmak istiyorduk. diğer tüm sevgililerden farklı olmak için birbirimize nasıl hitap edeceğimizi düşündük. hiçbir şey bulamayınca birbirimize hitap etmemeye karar verdik. direkt konuya girerek başlıyorduk konuşmaya. zaman geçti ve el ele tutuşmanın da bizi sıradanlaştırdığını anladık. bu sefer istemediğimiz bir günün istediğimiz bir akşamında ellerimiz ayrıldı. gün ışığını yalnızca sevgililerin giyebildiğini biliyorduk ve o sabah uyanabilmek için birbirimize ihtiyacımız vardı. bana zaten sevgililerin birlikte uyandığını söyledi. eğer bu sabah birlikte uyanırsak onlardan ne farkımız kalacaktı? ne de güzel haklıydı. o sabah birlikte uyanmadık. diğer sevgililerden farklı olmak konusunda hızlı ve radikal kararlar almaya devam ediyorduk. en güzel filmleri en çirkin salonlarda birbirimizden ayrı izlemeye başladık. en berbat yemekleri en güzel restoranlarda farklı masalarda yiyorduk. birbirimize olan bakışımız değişmişti artık. tam da istediği gibi gidiyordu her şey. onun istediği bir sürü şey vardı ve benim istediğim tek şey oydu. bir gece babasıyla tartıştıktan sonra beni aramadı. bir öğlen uyandığında günaydın mesajı atmadı. bir akşamüstü kimse benimle yürümedi. şemsiyemi açtığımda üstüm ıslanmadı. günler geçti onu hiç göremedim. sesimi çıkarmadım çünkü o öyle istiyordu. arayamadım çünkü babası kızardı. bir gün buluşmak istediğimizi söyledim mesaj yoluyla buluşma yerine gelmedi.  her şey onun istediği gibi gidiyordu. istemediğim bir günün lanet olasıca akşamında onu gördüm karşıdan karşıya geçerken. ne de güzel gidiyordu.

http://www.youtube.com/watch?v=Et6Ldw3mWEI

9 Şubat 2013 Cumartesi

ömür boyu trafikten men cezası

rüzgar şiddetliydi ve sen güzeldin. yarım ekmeğin içindeki köfteleri seçip, geriye kalan içi boş ekmeği ufalayarak kuşlara attığın o geceden bahsediyorum. doğru bildin. o geceden sonra değişen pek bir şey yok aslında. şimdi rüzgar dindi. sen hâlâ güzelsin. kalp araba gibi demiştin. sen ne kadar doğru kullanırsan kullan psikopat bir sürücü gelip kalbine 120 ile girebilir. bunu söyledikten sonra atla demedin; demedin ki atla seni gezdireyim kalbimi seversin. sen hâlâ güzelsin. 'ama'larla doldu bir güzellik. kalbine başka birini alıp bir otuz kırk yıl sonra 120 ile kalbime çarpmandan korkuyorum. sanırım benim trafiğe hiç çıkmamam gerekiyor.
 
 
Copyright © sonsuz bir karmaşa